Oysa, spor spikerlerinin sıklıkla hitap ettiği şekliyle ‘Macarlar’ hala vardır ve takımları turnuvalarda boy göstermektedir. Ne var ki Puskas’ı dünya futboluna armağan ettikten sonra Macaristan sanki misyonunu tamamlamış, ununu eleyip eleğini astıktan sonra sahadan çekilmiştir.
Dünya Kupası’nda iki kez final oynamış bir ülke olmak, bunun üzerinden 70 yıl geçmiş olsa da halen akla gelen yegane başarıları. Bugün, 30 yıldır Dünya Kupası’na katılamayan bir Macaristan gerçeği var. Avrupa şampiyonalarına ise dört kez katıladılar ve bu beşinci olacak. Son dönemde kıpırdanma emareleri gösterdikleri, finallere üst üste üçüncü kez katılıyor olmalarından belli.
Belki de yetmiş sene sonra en iddialı oldukları dönemdeler… Teknik direktör Marco Rossi yönetiminde kimlik kazanan bir takım ve üst üste alınan iyi sonuçlarla moralli bir oyuncu grubu var. Eleme grubunu yenilgisiz tamamladılar.
Daha da önemlisi İngiltere ve Almanya karşısındaki Uluslar Ligi zaferleri. Türkiye karşısında Budapeşte’de elde ettikleri galibiyet de henüz hafızalarda.
‘Macarlar’, Puskas sonrasında en iddialı oldukları dönemdeler. Son iki yıldaki sonuçları bu iddianın altını yeterince doldurmakta.
ÜRKÜTEN ÖNGÖRÜLMEZLİK
İlk bakışta sağlam bir savunma takımı görünümünde olan Macaristan; buna karşın oyun içerisinde hücum karakterini de sahaya yansıtabilen, dolayısıyla ne zaman ne yapacağı tam kestirilemeyen bir futbol sergiliyor. Ne yıldızları ne de belli öne çıkan bir özelliği; Macar takımının en büyük kozu bu öngörülemezliği gibi duruyor.
5-3-2’den 3-5-2’ye ve 3-4-3’e kadar farklı formasyonları rakibe göre ve maç içerisindeki gidişata göre değiştirebiliyorlar. Kalede Gulacsi, defansın bel kemiği Orban geride büyük bir güvence sunuyor.
YILDIZI: SZOBOSZLAI
Orta sahada takımın beyni, hücum organizasyonlarının koordinatörü Szoboszlai, Macaristan için kilit isim. Takım arkadaşları ısrarla her topu onunla buluşturmaya çalışıyor, kaptan da topla buluştuğunda sahadaki mevcut durumuna göre yapması gerekene kafasındaki taktik tahtasında hızlıca karar verdikten sonra oyunu şekillendiriyor.
Macar futbolunda bir Puskas etkisi yaratmaya doğru giden genç oyuncunun pas dağıtımındaki ustalığı, dripling becerisi ve uzaktan şutları, kendisini rakip savunmalar için başa çıkılması zor hale getiriyor.
